Menu

Saat Markası Hamilton’ın Hikayesi

İsviçreli diye bildiğimiz Hamilton, Swatch Grubu’nun bir üyesi ve aslında Amerikan kökenli bir marka. Kendisinden önce tutunmayı başaramayan birkaç markanın küllterinden doğan Hamilton, 1892 yılında, Pensilvanya’da kuruldu. Markanın ismi de kurulduğu Lancaster ilçesinin kurucusu kabul edilen James Hamilton’dan geliyor.

O dönemdeki diğer markalar gibi, Hamilton da ilk etapta cep saatleri üretiyordu. Bu saatler, demiryolu ağının genişlemesiyle hızlıca büyüyen Amerika’ya ilaç gibi gelmişti. Çünkü ülkede zaman ölçümündeki hatalar sebebiyle kazalar yaşanıyordu. Hamilton’ın kaliteli saatleri, bu konuda ülkenin gelişimine fazlasıyla katkı sağlamış ve marka, 1900’lerin başlarına doğru, saat pazarındaki payını fazlasıyla büyütmüştü. Bu süreçte ünü ülke sınırlarını da aştı.

Saatin cinsiyeti olur mu?

Cep saati ve kol saati

1912 yılına gelindiğinde ise Hamilton’dan kadınlar için ürettiği, bilezik tarzında ilk kol saatini gördük. Bu dönemde standart tüketiciler için hala cep saatleriyle sevilen bir markaydı. 

Dünya Savaşı’na girildiğinde ise Amerikan askerleri cep saatlerini bileklerinde takabilecekleri şekilde modifiye ediyordu. Hamilton da bu talebe cevap vererek ordu mensupları için kol saatleri üretmeye başladı. Amerika, savaşa 1917’de girdi ve bu bahsettiğim saatler de o zaman çıktı. Ama 1919’da Hamilton, erkekler için ürettiği kol saatlerini genel tüketici için kataloğunda sunmaya başladı. Bu zamanlarda cep saatleri maskülen, kol saatleri feminen görülüyordu.

Askerler

Ama savaşa giden askerlerin bu saatleri kullanması ve ülkelerine döndüklerinde de takmaya devam etmeleri, bu algının kırılmasını sağlayan en büyük etkenlerden oldu. Bu süreçte Hamilton’ın havada, karada ve denizde hem ordu hem de genel tüketici için ürettiği her model, marka imajını gittikçe daha çok büyüttü.

Artık tek müşteri Amerikan ordusu.

İkinci Dünya Savaşı’nda Hamilton, sadece Amerikan ordusu için saat üretmeye odaklandı ve savaş boyunca orduya 1 milyondan fazla saat sağladı. Bu saatlerin kalitesi sayesinde Hamilton, ordudan ödül bile aldı.

Savaştan sonraki dönemde Amerika’da en basit eşyalar bile daha fütüristik tasarlanıyordu.

Amerika fütüristik eşya ilanları

Belki karşınıza çıkmıştır Hamilton’ın üçgenimsi kasası olan bir saati var Ventura diye. O ve onun gibi farklı tasarıma sahip saatler de savaştan sonra, markanın tasarım üzerine daha çok gitmeye başladığı zamanlarda ortaya çıktı. O zamandan itibaren de popüler kültürde sık sık görünür oldular.

Hamilton Saat İlanı

1957’de çıkan Ventura, Hamilton’ın ilk elektrikli saati.

Hamilton Ventura ve Elvis Presley

Bu saat hakkında iki ilginç bilgi daha vericem size. İlki, Elvis Presley ile özdeşleşmiş olması. Blue Hawaii filmi boyunca bu saat, kendisinin bileğinde sık sık görülüyordu, ki ortada buna yönelik bilinen bir anlaşma da yoktu. Bu da saatin ününü bir anda artırdı. Ayrıca Elvis Presley’nin koleksiyonunda birden fazla Ventura tuttuğu ve zaman zaman Ventura hediye ettiği de yine biliniyor. 

İkinci ilginç bilgi ise biz fütüristik tasarım falan derken saatin tasarımcısının bir bombadan ilham aldığını söylemesi.

Khaki Field ve Pulsar modelleri…

Khaki Field ve Pulsar

Bunun dışında Hamilton’a baktığınızda göze çarpan ilk modellerden Khaki Field ve Pulsar modelleri hakkında da ufak bilgiler vereyim.

Khaki Field ve ikonik field watch tasarımı, Amerika’nın Vietnam Savaşı dönemindeki kriterlerini karşılamak için doğdu. Yani o savaşta kullanıldı. Pulsar ise Hamilton’ın kuvars hareketine karşı ilk hamlelerinden oldu. Kendisi, dünyanın ilk LED ekranlı dijital saati. Ama aynı teknolojiyi kullanan daha ucuz modeller çıkınca ikon olarak olduğu yerde kaldı.

Amerikalı Hamilton, nasıl İsviçre’ye taşındı?

Hamilton Lancaster Binası

Şimdi böyle köküne kadar Amerikan olan bir şirket nasıl İsviçre’ye taşındı ona geçelim. 1966’da Hamilton, İsviçre’nin ünlü şirketlerinden Büren’i, üretim tesisleriyle birlikte satın aldı. Böylece İsviçre’ye göçün ilk adımı atılmış oldu. Bu süreçte Hamilton, bazı saatlerinde Amerika’ya göre daha az masraflı ve o dönem oldukça göz önünde olan İsviçre mekanizmalarını kullanmaya başladı. 1966’da ise Lancaster’daki tarihi binasından ayrılıp operasyonlarını İsviçre’ye taşıdı. İkili arasındaki bu ilişki 1972 yılına kadar sürdü ve bu kısa süreli ortaklık sürecinde Hamilton ve Büren, ilk otomatik kronograf mekanizmasının, yani Calibre 11’in üretimine de büyük katkı sağladı.

1972’ye gelindiğinde, birçok sebebi var aslında ama kabaca quartz hareketiyle hem Hamilton-Büren ürünlerine hem de geleneksel saatçiliğe olan ilginin azalması yüzünden ortaklık sona erdi. Yani hem Hamilton-Büren ortaklığı bitti hem de Hamilton’ın kullandığı Büren fabrikaları artık yoktu. Önündeki 2 yılı çeşitli sıkıntılarla öyle böyle geçiren Hamilton, 1974 yılında, Omega ve Tissot ortaklığıyla kurulmuş olan ve ilerleyen dönemde bugünkü Swatch Grubu’na evrilecek bir şirket tarafından satın alındı. Buradan sonrası artık Swatch Grubu’nun hikayesi.

Beğen  
Yazar

Saatler üzerine konuşuyorum.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir